Saklıkent’e 16 km uzaklıkta olup araba ile 25 dakikada kadar sürmektedir. Kaş-Fethiye yolu takip edildiğinde, Xanthos’u geçtikten 4 km sonra güneye ayrılan yoldan Letoon’a ulaşılır. Letoon’un Lykia şehir devletlerinin, kültür merkezi olduğu düşünülmektedir. O dönemlerde milli festivaller burada yapılırdı ve papazları da federasyonda en yüksek mevkiye sahipti.
Letoon’a adı, efsanelerden gelir. Tanrılar kralı Zeus, Leto’ya aşık olur ve birlikteliklerinden, Leto ikiz çocuklarına hamile kalır. Zeus’un kıskanç karısından korkan Leto kaçar ve Delos’a gelir. Burada çocukları Apollon ve Artemis’i doğurur. Hera’dan daha çok uzaklaşabilmek için Lykia’ya, Anadolu kıyılarına kaçar. Yolda karşılaştığı kurtlar ona Xanthos Nehri’ne kadar kılavuzluk eder. Leto minnettarlık içinde nehri Apollon’a adar ve o zamana kadar “Termilles” adıyla bilinen yere Yunanca kurt anlamına gelen, “lykos” sözcüğünden türetilmiş olan “Lykia” adını verir.
Başka bir efsaneye göre de Xanthos nehri Leto’nun acılarını ve susuzluğunu gidermek için ortaya çıkar.
Leto kültü Güney Anadolu’nun batı kıyılarında çok yaygındır. Halikarnas Balıkçısı’na göre Yunan tanrılarının çoğu Anadolu kökenlidir. Leto’nun Kibele ile olan benzerliği; Halikarnas, Knidos, Frigya, Karia ve KiLykia’da farklı Leto kültlerinin bulunması Leto’nun da Anadolu kökenli bir tanrıça olabileceğini düşündürür. Zaten, Homeros’un şiirlerinde de Leto’dan fazla bahsedilmez; sadece Hera’nın rakibelerinden birisi olarak geçer.
1962 yılında başlayan kazılar sonucunda yanyana üç mabet gün ışığına çıkarılmıştır. Bunlardan ilki İon düzeninde, 6×11 sütun sayılı, 30m x 15m boyutlarında olan ve mimari süslemelerinden MÖ 150-100 yıllarında Leto için inşa edildiği düşünüşen bir mabettir. Doğusunda Dor düzeninde 11×6 sütun sayılı, 27m x 15m boyutlarında başka bir mabet daha vardır. Kazılar esnasında Artemis’i temsil eden yayı, okkılıfını ve Apollon’u temsil eden liri resmeden, Hellenistik tazda yapılmış bir mozaik de bulunmuştur. İon ve Dor tarzlı tapınakların arasında daha küçük boyutlarda (18m x 8m) ve harika olarak nitelendirilebilecek duvar işçiliğiyle inşa edilmiş bir tapınak daha vardır.
Tapınakların güneyinde, MS 7. yy’da terkedilmiş olan, bazilika şeklinde bir kilise ve bir de manastır bulunmuştur.
Kilisenin batısında anıtsal nitelikte olan Nymphaeum, havuzla ayrılan iki binadan oluşur. Hellenistik zamana tarihlenen doğudaki kompleks paralel iki duvar tarafından çevrelenir. Batıdaki binanın yüzünde kubbeli bir oyuk vardır. Havuz yarım daire şeklindeki sütunlu giriş tarafından çevrelenmiştir. 12m x 10m boyutlarındaki dikdötgen oda sütunlu girişe iki odayla bağlanır. “Hadrianus”a ithaf edilen heykel duvardaki oyukların merkezinde bulunmaktadır.
Letoon’un kuzeyinde Grek planlı, Hellenistik döneme ait olan tiyatro bulunur. Sahne kısmı ayakta olmayan tiyatronun ‘cavea’sı iyi korunmuştur. Doğu ve batıdaki kapılar Dorik frizlerle süslenmiştir. Tiyatronun merkez kısmı tepeye oturtulmuştur. ‘Cavea’ bir diyazoma ile iki bölüme ayrılmıştır. Tiyatro büyük ölçüde Patara tiyatrosunu hatırlatmaktadır.
Letoon’da yeri ve şekli henüz tespit edilemeyen stoanın ve stadyumun bulunması, buranın yalnızca bir kült merkezi olmadığını, aynı zamanda yaşayan bir şehir olduğunu ispatlaması açısından önemlidir.
Kazılar sırasında tapınak kalıntılarının arasında Lykia tarihine ışık tutabilecek ve yazısının çözümüne yardımcı olabilecek nitelikte yazıtlar bulunmuştur. Bu yazıtlardan en önemlisi Büyük İskender’in (Yunanca Alexandros, İngilizce Alexander) Letoon’a ziyaretini anlatandır. Aram, Yunan ve Lykia dillerinde yazılmış olan ve Kaunos’un mitolojik kurucusu “Basileus”u anlatan yazıt, Lykia yazısına ışık tutabilecek nitelikte bir arkeolojik keşiftir.
Şehirde MS 8 yy’dan sonrasına ait kalıntı izi görülmez. Arap akınlarının başlaması ve Hristiyanlığın putperest yapılarına karşı acımasız olan tutumu yüzünden şehrin terk edildiği düşünülmektedir.