Saklıkent’e uzaklığı 48 km olup, her 15 dakikada bir kalkan dolmuşlarla buraya ulaşabilirsiniz. Likya – Karya sınırında bir kıyı kenti olan Fethiye’nin antik çağlardaki adı Telmessos’tur. Akdeniz kıyı bandında kurulduğundan günümüze değin yerleşimin kesintisiz sürdüğü tek merkez olan Telmessos antik kentinin, -ss sonekli ismi nedeniyle, filolojik tespitlere dayanılarak M.Ö üçbinli yıllara gitmesine karşılık bunu kanıtlayacak somut bilgilere henüz ulaşılmamıştır.

“Likyalı tanrı Apollon Troya Savaşı başladığı dönemde Odyseus ve Menelaos’u evine kabul eden Antenor’un kızına sevdalanır. Çekingen ve utangaç olan kıza yaklaşmak için küçük ve sevimli bir köpek kılığına bürünür. Kız kendisine alışınca da kimliğini belli eder, sevişirler. Bir süre sonra bir oğulları olur, adını Telmessos koyarlar. Bu çocuğun adına Likya sınırında bir kent kurulur ve Apollon oğlunu bu kente bilici tayin eder.”

M.Ö 5. yüzyıla ait kent sikkelerinde adı Likçe yazı ile Telebehi olarak okunan kentin, antik yazar Suidas’ın bu mitolojik öyküsünden Troya savaşlarına kadar uzanan bir geçmişi olduğunu çıkarmak mümkündür. Heredot tarafından bir kehanet merkezi olarak anlatılan Telmessos’un bu özelliği ön Asya ve daha ötesinde büyük üne sahipti. Büyük İskender, Halikarnassos’un kuşatması sırasında gördüğü bir rüyayı Telmessos’lu bilici Aristander’in yorumlaması sayesinde adamlardan birinin ihanetinden kurtulmuş ve bu biliciyi seferleri süresince yanından ayırmamıştır.

Yöre zengindir. Ticaret için yöreye gelen Grekler malarya mikrobu yayan bataklıklardan uzak bir bölgede Levissi ( bugünkü Kaya köy) şehrini kurarlar. Meğri bu kentin iskelesi olur. Ünlü gezgin Charles Texier 1850’de Meğri’nin nüfusunun bin civarında olduğunu yazmaktadır. 19.yüzyılın sonlarına doğru Menteşe adı kalkmış, bölge Muğla Paşalığına bağlanmıştır. 1864’te kaza yapılan Meğri’de ilk belediye örgütü 1874’te kurulmuş ve ilk başkanlığa Rodoslu Hacı Mehmet Ağa getirilmiştir. 1900’e doğru Girit ve Trakya’dan gelen Türklerle nüfuslandırılan Meğri’nin adı Belediye Meclisi’nin 1914’te aldığı bir kararla ilk Türk Hava Şehidi Fethi Bey’in adına ithafen Fethiye olarak değiştirilmiştir.

I. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı Devletinin topraklarının paylaşımı sırasında Venizelos bölgenin, Rum nüfus çokluğu nedeniyle Yunanistan’a verilmesini isterken, İtalyanlar daha önce Londra Antlaşması ile kendilerine bırakılan Antalya çevresini işgal ettikten hemen sonra 11 Mayıs 1919’da Fethiye’yi işgal ederler. Kısa süreli işgalleri sırasında yöre halkı ile iyi ilişkiler kurmaya çalışan İtalyanlar, 21 Haziran 1920 gün Fethiye’den ayrılmışlardır. Kurtuluş Savaşı süresince yoğun olaylara sahne olmayan yörede bu dönemde yaşanan en trajik olay 1923 mübadelesi sonrası Fethiye ve Levissi’deki tüm Rum nüfusunun Yunanistan’a göçüdür.

Mustafa Kemal Atatürk’ün 22 Şubat 1935 tarihinde Ege gemisiyle uğradığı Fethiye, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sonrası hızla gelişerek bölgenin en önemli merkezi olmuştur. 24 Nisan 1957’de meydana gelen deprem, merkezdeki evlerin % 90’ının yıkılmasına neden olurken dönemin kaymakamı Nezih Okuş ve diğer yöneticilerin duyarlı tutumları sayesinde sadece 19 kişi hayatını kaybetmiştir. Bugün antik tiyatro ve Paspatur çevresinde, Çarşı Caddesi’nin güney kesiminde farklı tarzlarıyla seçilebilen eski Fethiye evleri, kentin hüzünlü geçmişinin kalıntıları olarak bizleri selamlamaktadır.

Hangi tarihte yaygınlaşmıştır bilinmemekle birlikte Fethiye yöresi Beşkaza olarak da anılmaktadır. Beşkaza adı beş kadılıktan gelmektedir. Muhtemelen Menteşe Beyliği sırasında merkez kadılığına bağlı olarak beş merkezde oluşturulan kadı yardımcılıkları ile devlet işleri yürütülmüş ve Fethiye, bölge yaşayanlarınca Beşkaza olarak benimsenmiştir.